Bir süt çiftliğinin kârlılığı söz konusu olduğunda akla gelen ilk şey, üretilen süt miktarıdır: inek başına daha fazla süt, daha kârlı bir çiftlik anlamına gelir. Ancak, inekler yeterli düzeyde üreyemiyorsa üretimin bir anlamı kalmaz¹.
Peki, "yeterli" üreme nedir? Başlangıçta sığırlarda üreme verimliliği, her ineğin yılda bir doğum yapmasıyla yeterli kabul edilirdi. Ancak, özellikle yoğun ıslah programları ve besleme alanındaki gelişmelerle birlikte süt üretiminin hızla artması sonucunda, ineklerin doğumdan sonra toparlanabilmeleri için bu aralığın uzatılması önerildi. Aynı zamanda yüksek verimli ineklerin kuruya çıkarılmasını önlemek amacı da güdüldü. Öte yandan, iki veya daha fazla doğum yapmış ineklerde laktasyon eğrisi tüm laktasyon boyunca sabit kalmadığından, bu sürenin uzatılması üretimin azalmasına ve dolayısıyla çiftliğin ekonomik kârlılığının düşmesine neden olur¹ (Şekil 1).
Üreme verimliliğinde en önemli faktörler
Gebelik oranı nasıl artırılır?
Sonuç
Son olarak, süt sığırı işletmelerinin kârlılığı açısından bir diğer önemli faktörün de ineklerin yaşam süresi (longevity) olduğunu unutmamak gerekir. Genel bir kural olarak, bir inek kâr sağlamaya ikinci laktasyonunun zirvesinden sonra başlar². Eğer üçüncü buzağılama öncesinde sürüden çıkarılırsa, çok az kâr sağlar veya zarar ettirir. Bu nedenle, uzun ömür genetik seleksiyon programlarına dahil edilmiştir ve hayvanların mümkün olduğunca sağlıklı kalabilmesi için çiftlikte uygun koşulların sürdürülmesi büyük önem taşır.
Reprodüktif Verimlilikte En Önemli Faktörler
Yukarıda da belirtildiği gibi, yüksek kârlılık hedefleniyorsa reprodüktif verimlilik, bireysel süt verimi kadar önemlidir. Buna göre, uygun reprodüktif verimliliği sağlamak için en önemli faktörler şunlardır:
· Gönüllü Bekleme Süresi (Voluntary Waiting Period – VWP)
VWP, doğumdan sonra inekleri tohumlamaya başlamadan önce çiftlikte bilinçli olarak beklenen süredir. Bu süre, rahmin eski haline dönmesi (uterin involüsyon) ve yumurtalık döngüsünün yeniden başlaması gibi reprodüktif kapasitenin geri kazanılmasına olanak tanır.
İlk tohumlamada kızgınlık tespiti yapılacaksa, asgari VWP süresi 60 gün olmalıdır. Ancak günümüzde süt ineklerinde ve özellikle fertilite programları kullanılarak yapılan ilk tohumlamalarda, 65 ila 80 gün arasında bir VWP, en uygun seçenek olarak kabul edilmektedir.
Doğum sonrası dönemde reprodüktif kapasitenin geri kazanılmasını etkileyen en önemli faktörlerden biri, negatif enerji dengesinin (Negative Energy Balance – NEB) şiddeti ve süresidir. NEB seviyesi; doğumdaki vücut kondisyon skoru, postpartum hastalıklar, süt verimi ve beslenmeye bağlıdır. Bu faktörler kontrol altına alındığında, yukarıda belirtilen sürelerde (60-70 gün postpartum) tohumlama için en uygun dönem elde edilir.
Konsepsiyon Oranı (CR%)
Konsepsiyon oranı (CR%), bir inek ile yapay tohumlama sonrası gebe kalma yeteneği olarak tanımlanabilir. VWP süresi geçtikten sonra, inek ilk kızgınlık belirtilerinde tohumlanmalı ya da "Double-Ovsynch" gibi fertilite programları kullanılıyorsa, protokollerin sonunda tohumlama yapılmalıdır. Bundan sonra, doğum ve gebelik arasındaki süre, ineklerin konsepsiyon oranına bağlı olacaktır; bu süre uzarsa, doğum aralığı da uzar ve bunun sonucunda çiftlikteki ortalama DIM (günlük süt üretimi) süresi de artar. Süt çiftliklerinde, tüm tohumlamalar ve laktasyonlar için %35’in üzerindeki konsepsiyon oranları yeterli kabul edilebilir.
Kızgınlık Tespiti Oranı (HDR%)
Kızgınlık tespiti oranı (HDR%), her 21 günde başarılı bir şekilde tohumlanan uygun ineklerin yüzdesini tanımlar ve tohumlama yöntemi ne olursa olsun tüm tohumlanan hayvanları dikkate alır. Basitçe söylemek gerekirse, eğer bir inek tohumlanmazsa, gebe kalmaz. İyi bir reprodüktif verimlilik sağlamak için HDR oranının %60’ın üzerinde tutulması gerekir.
Gebelik Oranı (PR%)
Gebelik oranı (PR%), önceki iki parametreyi birleştiren bir ölçüttür ve bu da onu çiftlikteki reprodüktif verimliliğin gelişimini izlemek için çok iyi bir gösterge yapar. Bu parametre, VWP süresinin bitiminden sonra her 21 günde bir hesaplanır ve her 21 günlük periyotta mevcut ineklerin ne kadarının gebe kaldığı yüzdesiyle belirlenir. PR oranı %20’nin altında ise yetersiz olarak kabul edilmelidir; PR oranı %25’in üzerinde ise yeterli olarak kabul edilir.
Gebelik Oranını Nasıl Artırırız?
Önceki bölümde açıklandığı gibi ve Şekil 2'de gösterildiği gibi, gebelik oranını artırmanın iki yolu vardır:
· Doğurganlığı Artırmak: CR %30'un altında olan çiftliklerde bu, daha kolay olabilir çünkü mutlaka çözülebilecek bir neden vardır. Ancak, CR %35'in üzerine çıktığında, bu daha zor hale gelir.
· Kızgınlık Tespiti Oranını Artırmak: Temelde, bu gebelik oranını artırmanın en kolay yoludur, çünkü bu konuda kullanılabilecek birçok strateji vardır. İlk AI için Double-Ovsynch gibi doğurganlık programlarının sistematik uygulanması ve gebelik tanısında açık olarak tespit edilen inekler için Ovsynch ve Progesteron bazlı Senkronizasyon programları gibi stratejiler, buzağılama için önemli bir artış sağlar. Bu stratejiyle birlikte aktivite monitörlerinin kullanılması, ineklerin gebelik olma hızını artırabilir1,3,4.
Sonuç
Doğurganlık verimliliği, süt sığırı çiftliklerinde yeterli kârlılığın sağlanması için esastır. Bunu başarmanın ilk adımı, çiftliğin özelliklerine dayalı uygun bir gönüllü bekleme süresi belirlemektir. İkinci olarak ise, sorunları hızla tespit etmeye olanak sağlayacak bir izleme sistemi kurmaktır. Bu bağlamda, gebelik oranı, üreme durumunun iyi bir göstergesidir; HDR% ve CR%'yi değerlendirdiğimizde, bu parametreyi oluşturan oranlarla çiftliklerin performanslarını sınırlayabilecek üreme darboğazlarını kolayca tespit edebiliriz.
Yorumlarınızı buraya bırakın