Süt ineklerinde bağırsak paraziti enfeksiyonlarını seçici olarak tedavi etmek mümkün müdür?

Otlayan ruminantlarda dünya çapında gastrointestinal nematodlara (GIN) maruziyet vardır. Laktasyondaki süt ineklerinde GIN enfeksiyonu genellikle süt veriminde azalmayla ilişkilidir [1]. Uzun yıllar boyunca, antiparaziter ilaçlar (antelmintikler), parazit enfeksiyonlarını kontrol altına almak ve süt üretim kayıplarını sınırlamak için temel yöntem olmuştur. Ancak birçok ülkede ve birçok anthelmintik sınıfında anthelmintik direncinin ortaya çıkışı ve hızlı gelişimi, parazit kontrol yaklaşımlarımızı yeniden düşünmemize neden olmuştur [2].

Farklı seçenekler arasında, basit fakat etkili olan “refugia” kavramı popülerlik kazanmıştır [3]. Refugia stratejileri, tedavi edilmeyen hayvanlarda yetişkin solucanların veya meralarda bulaşıcı larvaların bir kısmının hayatta kalmasına izin vererek yüksek duyarlılığa sahip solucan popülasyonunu korumaya odaklanır. Bu durum, dirençli solucanların çoğunluk haline gelmesini önleyerek direncin yayılmasını engeller.

Antiparaziter ilaçların kullanımında bu kavramın uygulanması, tüm süt ineklerine sistematik olarak ilaç uygulamayı bırakmak ve sürünün önemli bir bölümünü tedavi etmemek anlamına gelir. Burada önemli bir soru ortaya çıkar: Süt yetiştiricileri bu yaklaşımı kolayca uygulayabilir ve verim kaybını minimumda tutabilir mi?

Süt ineklerinde antiparazit tedavisi sonrası süt verimindeki artışlar homojen değildir.

Bu soruya yanıt aramaya başlamak için, süt ineklerinin gastrointestinal nematod (GIN) enfeksiyonuna eşit derecede duyarlı olmadığını ve dolayısıyla benzer süt kayıplarına sahip olmayacaklarını anlamamız gerekir [4]. Aslında, parazit enfeksiyonunun bir inek üzerinde olumsuz ya da olumlu etkilerinin olup olmayacağı, büyük ölçüde hayvanın parazitlere karşı direnç veya tolerans gösterme yeteneğine ve konağın taşıdığı parazit sayısına bağlıdır.

Enfeksiyona dirençlilik (Resilience), ineğin parazitlerin patojenik etkilerine dayanabilme yeteneğini ifade eder; yani hayvan, parazit varlığına rağmen performansını korur. Bu mekanizmalar karmaşıktır ve düşük kalıtımsal özelliğe sahip genetik bir özelliktir [5].

Enfeksiyon direnci (Resistance), yani gastrointestinal nematodlara karşı bağışıklık, ineğin sindirim sisteminde yerleşen parazitlerin sayısını ve üreme yeteneklerini kontrol etme kapasitesidir. Bu, parazit yükünü azaltabilir ve dışkıdaki yumurta atılımını sınırlayabilir. Bir hayvanın direnci immünolojik mekanizmalarla belirlenir ve gelişimi parazitlere maruz kalma süresi ve yoğunluğuna bağlıdır [6].

Bir yetişkin sürünün bağışıklığı, düvelerin otlatma yönetimi (ilk doğumdan önceki bir veya iki otlatma sezonu) ve düveler için uygulanan antiparaziter tedavi programlarına (kısa veya uzun süreli tedaviler) bağlı olarak değişebilir. Dolayısıyla, yetişkin sürünün bağışıklığı çiftlikten çiftliğe ve hatta inekten ineğe farklılık gösterebilir.

Gastrointestinal nematod sayısı, yani parazit yükü, hayvanlar arasında eşit dağılmaz; çoğu hayvanda az sayıda parazit bulunurken, azınlıkta çok sayıda parazit taşır. Yapılan çalışmalara göre, süt ineklerinin %2 ila %20’si 10.000’den fazla solucan barındırmaktadır [7,8].

Yaygın bir sorun, yetişkin sığırlarda parazit yükünü güvenilir şekilde ölçebilecek bir tanı aracının olmamasıdır. Dışkıdaki yumurta sayısı (EPG) ile parazit yükü arasında iyi bir korelasyon bulunmazken, düvelerde kullanılan pepsinogen testi yetişkinlerde kolay yorumlanamamaktadır.

Tedavi sonrası süt verimindeki artışlardaki değişkenliği anlamak, seçici tedavi stratejileri oluşturmak için kilit önemdedir.

Süt inekleri arasında gastrointestinal nematod (GIN) enfeksiyonunun süt verimi üzerindeki etkilerinin farklılık göstermesi, seçici tedavi stratejileri geliştirmek için bir fırsat sunar. Bu değişkenliği anlayıp tanımlayarak, tedavi sonrası süt veriminde artış yaşaması muhtemel ineklerin doğru şekilde seçilmesi ve diğerlerinin elenmesi mümkün olabilir.

Water for dairy cows 1

Süt ineklerini seçmek için basit ve etkili kriterler mevcuttur.

Fransa’nın çeşitli bölgelerinde gerçekleştirilen ve 120 otlayan süt sığırı sürüsünü kapsayan geniş bir saha çalışmasında [9], araştırmacılar, eprinomektin enjeksiyonuyla ahırda tedavi edilen inekler arasında en iyi yanıtı, otlatma sezonunda doğum yapan ve tedavi sırasında süt veriminde 200 günü geçmemiş (DIM ≤ 200) laktasyon dönemindeki ineklerin verdiğini bulmuşlardır. Buna karşılık, önceki kış doğum yapmış ve laktasyonunun sonuna yaklaşan ineklerde bu etki gözlenmemiştir.

Water for dairy cows 2

Ayrıca, otlatma sezonunda doğum yapan ve sürüde aynı doğum sırasındaki diğer ineklere kıyasla laktasyona zayıf başlayan inekler, tedavi sonrası en yüksek süt verim artışını (\~1 kg/inek/gün) göstermiştir. Sonuç olarak, bu oldukça mantıklı tedavi kriterleridir: Tedavi edilmesi gereken inek, laktasyonuna başlarken diğerlerinin gerisinde kalan ve otlatma sezonunda doğum yapan inektir.

dairy-cows-3

Seçici tedavi programı uygulanırken, kullanılacak formülasyonun seçimi önemlidir. Gerçekten de, seçici parazit tedavisi en kolay şekilde enjeksiyon formülasyonlarıyla gerçekleştirilir. Pour-on (dökme) formülasyonlar ise süt ineklerinde uygun kabul edilmez; çünkü inekler sık sık kendilerini ve sürü arkadaşlarını yalarlar, bu da bireysel olarak doğru dozajın verilmesini zorlaştırır.

Sonuç

Gastrointestinal nematod enfeksiyonlarının süt verimi üzerindeki etkisi inekler arasında farklılık gösterir. Seçici parazit tedavisi, direnç gelişimini yavaşlatmak için faydalıdır ve sadece süt veriminde iyileşme şansı yüksek olan ineklerin tedavi edilmesini gerektirir. Eprinomektin enjeksiyonuyla ahırda yapılan tedavi için seçilecek inekler, otlatma sezonunda doğum yapmış (<200 DIM) ve aynı doğum sırasındaki diğer ineklere kıyasla en düşük süt verimini gösteren hayvanlardır. Çiftçiler için bu yaklaşım, kolay uygulanabilir, maliyet etkin ve antiparaziter ilaçların daha doğru kullanımı yönündeki güncel beklentilerle uyumlu olması nedeniyle cazip olabilir.

Referanslar

[1]. Sanchez, J., Dohoo, I., Carrier, J., & DesCôteaux, L. (2004). A meta-analysis of the milk-production response after anthelmintic treatment in naturally infected adult dairy cows. Preventive Veterinary Medicine, 63(3-4), 237-256.

[2]. Gilleard, J. S., Kotze, A. C., Leathwick, D., Nisbet, A. J., McNeilly, T. N., & Besier, B. (2021). A journey through 50 years of research relevant to the control of gastrointestinal nematodes in ruminant livestock and thoughts on future directions. International Journal for Parasitology, 51(13-14), 1133-1151.

[3]. Kenyon, F., Greer, A. W., Coles, G. C., Cringoli, G., Papadopoulos, E., Cabaret, J., ... & Jackson, F. (2009). The role of targeted selective treatments in the development of refugia-based approaches to the control of gastrointestinal nematodes of small ruminants. Veterinary parasitology, 164(1), 3-11.

[4]. Ravinet, N., Chartier, C., Bareille, N., Lehebel, A., Ponnau, A., Brisseau, N., & Chauvin, A. (2016). Unexpected decrease in milk production after fenbendazole treatment of dairy cows during early grazing season. PloS one, 11(1), e0147835.

[5]. Bishop, S. C. (2012). A consideration of resistance and tolerance for ruminant nematode infections. Frontiers in Genetics, 3, 168.

[6]. Vercruysse, J., & Claerebout, E. (1997). Immunity development against Ostertagia ostertagi and other gastrointestinal nematodes in cattle. Veterinary Parasitology, 72(3-4), 309-326.

[7]. Borgsteede, F. H., Tibben, J., Cornelissen, J. B., Agneessens, J., & Gaasenbeek, C. P. (2000). Nematode parasites of adult dairy cattle in the Netherlands. Veterinary Parasitology, 89(4), 287-296.

[8]. Agneessens, J., Claerebout, E., Dorny, P., Borgsteede, F. H., & Vercruysse, J. (2000). Nematode parasitism in adult dairy cows in Belgium. Veterinary Parasitology, 90(1-2), 83-92.

[9]. Ravinet N., Lehébel A., Brisseau N., Quenet Y., Menudier N., Madouasse A., Chartier C., Chauvin A., 2019.  Construction of a decision tree for targeted-selective treatment of dairy cows against gastrointestinal nematodes. WAAVP, Madison, USA, July 7-11, 2019.

 

 

 

Yorumlarınızı buraya bırakın