Oestrus ovis Biyolojisi

Oestrus ovis is endemic in many geographical regions of the world, especially in Europe and Africa

Oestrus ovis biyolojisi

Oestrosis, Oestrus ovis sineğinin larvalarının neden olduğu, koyun ve keçilerde nazal ve paranazal kavitede sık görülen bir miyazistir. Hastalık, özellikle Avrupa ve Afrika’da olmak üzere, dünyanın birçok coğrafi bölgesinde endemiktir (Ahaduzzaman, 2019). Bazen birbirine karışsa da, enfeksiyonun iki farklı evresi vardır: sinek saldırısı (fly strike) ve miyazis. Tanı, sineklerin aktif olduğu dönemlerde topluca görülen tipik klinik belirtiler (burun akıntısı, hapşırma) sayesinde oldukça kolay konur. Oestrus ovis enfeksiyonu ekonomik kayıplara yol açabilir. Örneğin, bazı koyunlardaki enfestasyon, 4,5 kilograma kadar kilo kaybına, 500 grama kadar yün üretiminde azalmaya ve süt üretiminde %10’a kadar düşüşe neden olabilir (Ilchman et al., 1987).

Biyoloji

Ergin dişi sinekler, birinci evre larvaları (L1) doğrudan koyun ve keçilerin burun deliklerine bırakırlar. L1’den üçüncü evre larvaya (L3) kadar olan gelişim, burun ve sinüs boşluklarında gerçekleşir ve bu süreç şiddetli klinik belirtilere neden olur. Ergin sineklerin ömrünün kısa olduğu düşünülmektedir (2 ila 4 hafta), çünkü ağız yapıları beslenmeye uygun değildir (aşağıdaki görsele bakınız). Yaşam süreleri boyunca dişi sinekler, konak hayvanlarının burun deliklerine veya gözlerine 500’e kadar larva bırakabilirler.

Oestrus ovis 1

Ilıman iklimlerde, ergin sinekler bulundukları bölgeye bağlı olarak Mart-Haziran ve Eylül-Kasım ayları arasında aktiftir. Daha sıcak iklimlerde ise, erginler nemli mevsim boyunca aktiftir (Gracia et al., 2006). Ergin sineklerin çiftleşmesi ve larva bırakması genellikle sıcak, güneşli ve rüzgarsız günlerde gerçekleşir. Sinek aktivitesini belirleyen ana etken sıcaklık gibi görünse de, rüzgar da önemli bir rol oynar. Sinek saldırıları genellikle 20 °C’nin üzerindeki sıcaklıklarda görülür; en yoğun olarak ise 25 ila 28 °C arasında meydana gelir. Orta veya şiddetli rüzgar koşullarında sinek saldırıları çok az olur veya hiç görülmez, ancak farklı bağıl nem seviyelerinde gerçekleşebilir.

Larva evreleri

  • L1 larvası iğ şeklindedir (uzun-ince yapıda), yaklaşık 1 mm uzunluğunda ve 0,36 mm genişliğindedir. L1’ler burun boşluklarına penetre olurlar. Yapısal özellikleri, konak hayvanın hapşırmasıyla atılmalarını engeller ve burun geçitlerinde (nazal septum, konkalar ve etmoid kemik) hızlı şekilde ilerlemelerine yardımcı olur.

  • L1, büyüyerek ikinci evre larvaya (L2) dönüşür; bu evrede larva, 3 ila 12 mm uzunluğundadır. Bu evredeki kanca ve dikenleri daha küçüktür, bu sayede hapşırmayla dışarı atılamazlar (Angulo-Valadez et al., 2010). L2’ler alın sinüslerine ve boynuz boşluklarına göç eder ve burada üçüncü evre larvaya (L3) dönüşürler.

  • L3 larvası 20 mm’den daha uzundur ve büyük kancalar, kalın dikenler ve sırt plakalarıyla donatılmıştır. Bu yapılar, larvanın burun boşluklarında kademeli olarak dış ortama doğru ilerlemesini sağlar. Larvalar maksimum büyüklüğe ulaştığında, burun geçitlerine geri göç eder ve konağın hapşırmasıyla dışarı atılırlar; ardından yere düşüp burada pupa evresine geçerler.

İklim Koşullarının Önemi

Oestrus ovis’in gelişimi büyük ölçüde iklim koşullarından etkilenir. Parazitik yaşam döngüsünün süresi oldukça değişkendir; mevsime ve iklim koşullarına bağlı olarak 3–4 haftadan birkaç aya kadar uzayabilir (Zumpt, 1965). Sıcaklık 12 °C’nin üzerine çıktığında larval aktivite başlar ve en yüksek aktivite 25–28 °C arasında gözlenir (Angulo-Valadez et al., 2010). Çevresel koşullar elverişli olduğunda, larvaların konak içindeki gelişimi 25–35 gün sürer. Ancak, kışların pupalaşma için fazla soğuk olduğu ılıman bölgelerde ya da tropikal ülkelerdeki sıcak ve kurak mevsimlerde, parazitler metabolizmalarını yavaşlatıp konağın içinde hareketsiz bir şekilde, hipobiyoz veya diyapoz evresinde kalabilirler. Bu durum 9 aya kadar sürebilir (Dorchies et al., 2006). Gelişimin duraklaması (hipobiyoz) genellikle L1 larvalarını etkiler ve bu, yerel iklim koşullarına uyum sağlamanın bir yolu olarak kabul edilir. L1 hipobiyoz döneminde herhangi bir klinik belirti görülmez.

Sonuç

Oestrus ovis enfeksiyonunun kontrolü, yerel iklim koşullarına göre dikkatle ayarlanmalıdır. Klinik belirtileri ve ekonomik kayıpları önleyebilmek için parazitin biyolojisini, özellikle parazitik dönemin ne zaman gerçekleştiğini bilmek önemlidir. L3 larvalarının varlığı ve O. ovis’in hipobiyoz evresine girip girmediği bilgisi de kontrol stratejilerinde faydalı olabilir.

Oestrus ovis2

 

 

Referanslar:
Ahaduzzaman, M.,2019. The global and regional prevalence of oestrosis in sheep and goats: a systematic review of articles and meta-analysis. Parasites Vectors 12, 346.
Ilchmann, G., Splisteser, H., Betke, P., 1987. Problems of large scale control of œstrosis in sheep. Med. Vet. Dipterol., 233–234.
Gracia, M.J., Lucientes, J., Peribáñez, M.A., Calvete, C., Ferrer, L.M., Castillo, J.A., 2006. Kinetics of Oestrus ovis infection and activity of adult flies. Parasite. 13, 311–313.
Angulo-Valadez, C.E., Scholl, Ph., Cepeda-Palacios, R., Jacquiet, Ph., Dorchies, Ph., 2010. Nasal bots… a fascinating world!. Vet. Parasitol. 174, 19–25.
Zumpt, F., 1965. Myiasis in Man and Animals in the Old-world. Ed. Butterworth, London, 225 pp.
Dorchies, P., Tabouret, G., Hoste, H., Jacquiet, P., 2006. Oestrinae host-parasite interactions. In: Colwell, D.D., Hall, M.J.R., Scholl, P.J. (Eds.), The Oestrid Flies. CABI Publishing p. 359.

Yorumlarınızı buraya bırakın